Tülay Yıldırım | 29 Haziran 2021 Salı | 1983 |
Mart 2020 tarihinden beri dünya çapında yaşanan sağlık krizi, ani ve geniş etki alanı ile sosyal hayatı derinden etkilemiştir. Hastalığın ölümcül etkisi ve yayılmasını kontrol altına almak amacıyla devletin getirdiği kısıtlamaların ekonomik, sosyolojik ve psikolojik açılardan etkisi uzun süre devam edecektir. Aniden uygulamaya konulan kapanma, sosyal hayatın durma noktasına gelmesi, işletmelerin bir kısmının faaliyetini durdurmasına, bir kısmının ise iş süreçlerinde değişikliğe gitmesine neden olmuştur. Bu yeni yaşam düzeninde tüketici davranışlarının da değişmesi kaçınılmazdır.
Salgının ilanı ile birlikte kapanmanın ne kadar süreceği konusundaki belirsizlik insanların tüketim hızı, çeşidi ve bütçelerindeki dağılımı etkilemiştir. Tüketicilerin temel ihtiyaçlarına öncelik vererek çevrimiçi alışverişe yöneldikleri görülmektedir. Salgına bağlı kısıtlamaların belirsiz bir süre daha devam edeceği düşüncesi ile stoklu tüketim yapılmaya başlanmıştır. Temel tüketim ürünlerinin yanı sıra gıda takviyesi ve vitamin gibi destekleyici ürünlerin satışlarında da artış gözlemlenmektedir. Normal şartlarda yaygın tüketimi olmayan maske, yüz koruyucu, önlük, dezenfektan gibi ürünlere talep patlaması yaşanmıştır. Ancak genel olarak tüketim eğrisi önce artan sonra azalan bir eğim göstermektedir. İnsanların tehlikede hissetmesi ve belirsizlik, zorunlu tüketime yönelmelerine; tatil, konut ve otomobil gibi nispeten daha pahalı ve planlama gerektiren harcamalarını ertelemelerine neden olmuştur.
Kendi çevremizde de deneyimlediğimiz ya da medyadan takip ettiğimiz üzere, kısıtlı saatlerde marketlerde oluşan alışveriş kuyrukları ve temel ihtiyaç maddelerinden un, makarna, süt, mama, bebek bezi, tuvalet kâğıdı, kolonya gibi ürünlerin stokçuluk yapılması nedeniyle tükendiği ve pek çok kişinin satın alamadığı durumlar gözlemlenmiştir. Vaka sayılarındaki artışın devam etmesi ile perakende mağazalar da hizmetlerini sınırlandırarak çevrimiçi kanallarını güçlendirmiştir. Temas ile hastalık bulaşma riski nedeniyle tüketiciler de çevrimiçi satış kanallarını tercih etmeye başlamıştır.
Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) açıkladığı verilere göre, 2020 yılı Nisan ayında internetten kartlı ödeme tutarının, toplam içindeki payı yüzde 24 seviyesine yükselmiştir. 5 milyon yeni kart ile yapılan bu ödeme tutarı toplam kart ödemelerinin ¼ ‘ine denk gelmektedir ve önceki yılın 3 katını göstermektedir. Pandeminin tüketicileri online alışverişe mecbur ettiğini söyleyebiliriz. İnternetten ilk defa alışveriş yapan ve memnun edici bir deneyim yaşayan tüketicinin, bu alışveriş yöntemine bakış açısının olumlu olması ve bunu tekrarlayacağı beklenebilir.
Ayrıca evde geçirilen zamanın kalitesini arttırmak ve kısıtlanan sosyal hayat yerine ikame edilmek üzere, sosyal ağlarda geçirilen sürenin uzaması, çevrimiçi haberleşme hizmetlerinin kullanılması (Whatsapp, Zoom, Skype), ailece oynanabilecek masa oyunları ya da video oyunları ve kitap satışlarında artış da tüketimdeki değişikliklere örnek olarak gösterilebilir.
Salgın sona erdikten sonra tüketici davranışlarındaki değişikliklerin yaşam şekline dönebileceği yönünde beklentiler söz konusudur. Kalabalıktan uzaklaşma, evde daha fazla vakit geçirme, evden çalışmaya devam etme; ekonomik anlamda harcamalarda kısıtlama, zorunlu tüketim ürünlerinde tedarikli olma gibi davranışların tercih edilebileceği beklenmektedir.
Yaklaşık bir yıldan beri kısıtlamalar eşliğinde süren yeni sosyal hayat, zaten dijitalleşmeye büyük oranda adapte olmuş tüketicilerin, çevrim içi diğer uygulamalar konusunda daha cesur ve talepkâr olabileceğini göstermektedir. Yaşanan sağlık krizi beraberinde getirdiği alternatif çıkış noktalarıyla tüketiciler için yeni konfor alanları da oluşturmaktadır. Sadece temel ürünlerin internet üzerinden satın alınabileceğinin ötesinde, sağlık, eğitim, kültür, sanat gibi alanlarda da çevrimiçi tedarik, salgın sonrasında da talep edilecektir. Örneğin bugün uygulanan devlet ya da özel hastanelerde online muayene / doktora danışma olanağının, tüm okul seviyelerinde online eğitimin, evden izlenebilen konser, tiyatro ve gösterilerin normalleşme tamamlansa bile eş zamanlı olarak talep görmesi olasıdır.